Çünkü sadece kendisini dinleyen, söylediklerini anlayan birisi olsun diye...
Kocasını, annesini, kardeşini, hatta çocuklarını çekiştirmek ister. Konuşup rahatlamak ister. Derdini, sevincini paylaşmak ister. Bunu yapmak için arkadaş ister.
Bunları yapamazsa, evde sürekli söylenir. Kocasına, çocuklarına söylenir. Çünkü doludur bir şekilde. Ha arkadaşları ne yapacak ki, derdine çare mi bulacak ki dersen? Şöyle yapar genelde...
'Haklısın' der... 'Merak etme, bizde de durum aynı' der... Ya da geçen ay aynıydı, ama şöyle oldu, böyle bitti, der. Anlarsın ki yalnız değilsin. Herkes bunu yaşamış, yaşıyor. Ben yalnız değilim. Sorun ben değilim, benim kocam değil, çocuklarım değil, dersin sevinirsin... Sevinmesen de rahatlarsın.
Ya da arkadaşın şöyle de diyebilir. 'Haklısın böyle düşünmekle... Ama bir de şöyle bakarsan onun da şusu, busu vesairesi' diye anlatarak senin olaya bir de öbür türlü bakabilmeni sağlar.
Her ikisi de terapi... Özellikle evdeysen, ya da konuşacak kimsen yoksa etrafında, işler sarpa sarar. Çocuğunu dert ortağı görüp ona yakınırsın. Kocanı arkadaşın sanar ona yakınırsın. Sonra ikisi de tokat gibi sana gereken cevabı verirler. 'Bana ne?' 'Yeter!' 'Off... Sanki hayat bir sana zor' ya da 'Bıktım artık senin dırdırından...'
Böyle konuşan kocanız, çocuğunuz varsa hemen kendinize arkadaş bulun...
Nasıl mı? Hmm... Orası en zoru işte.
En güzel arkadaşlıklar okuldan kalanlar. Seni uzun yıllardır bilirler. Eski sevgililerini, ne istediğini, ne ile mutlu olup ne ile üzüldüğünü, aileni, ailenin seni nasıl yerdiğini/takdir ettiğini, akrabalarını, başından geçen birkaç güzel/kötü olayı bilirler. Senin neye, nasıl tepki vereceğini de bilirler. Çünkü yanında olmuşlardır.
Sorun, eğer okuldan kalan arkadaşların yoksa? Konu-komşu ile idare edebilirsen ne mutlu. Fakat, benim gibi arkadaş bulmakta özürlüysen, seninle klik edecek insanlar ararsan ve hele de ülke, şehir değiştirip durursan bu hiç kolay değil.
Bu ülkede bir senedir bulabildiğim en yakın arkadaş, kocamın müdürünün karısı örneğin. Şimdi ona gidip kocamın beni sinir eden laflarını mı anlatayım? Hiç tanımadığı-görmediği ailemin bir olayda bana davranışlarından nasıl alındığımı mı dertleneyim?
Bazı şeyler var ki, ne ailene, ne kocana anlatabilirsin. Diyelim kocan ters bir gününde sana çok ters bir şey etti. Gidip bunu annene, kardeşine anlatamazsın. Anlatırsan, kocanla aralarını bozarsın. Kızkardeşim gelip kocam bana vurdu, dese. Ben sinirden köpürürüm. Birkaç gün sonra o kocasıyla sarmaş dolaş olur; ama ben ona hep vuracak zanneder, uyuz olurum. Ne oldu? Aramız bozuldu!
Aynı şey kocanla da olabilir. Annen/baban sana ters bir laf etmiştir. Çok bozuksundur. Bunu kocana anlatırsan, yandın! Kocan onlara başka gözle bakacak, yeri gelince de o anları koz olarak kullanacaktır: 'Hee git annenin evine de sana şu zamanda yaptıkları gibi, şöyle böyle desinler!'
Kaldın mı ortada!
İşte en güzeli, canım arkadaşlar... Hem destek olur, hem seni satmaz, hem anlattıklarını evirip çevirip kocana/ailene anlatmaz. Kişisel algılamazsın dediklerini, eleştirilerini. Çünkü gerekince aynısını sen de yaparsın. Art niyet olmadan, içtenlikle. Onun iyiliğini istediğinden...
Bu yazımı beni arkadaşı kabul etmiş kadın dostlarıma adıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder