27 Aralık 2011 Salı

Bebeklerin Ek Gıdaya Geçişi


Alaz 5. ayına yaklaşınca (biliyorum zaman su gibi geçiyor hiç bir şey anlamadım desem yeri) ek gıdaya başlama, neler yiyebilir, nasıl yapılır-edilir, neler satın almalı, vs. diye araştırmalarıma başladım. Gariptir ki, ek gıdaya başlama zamanı ve kuralları(!) ülkeden ülkeye değiştiği gibi, aynı ülkede yıldan yıla bile değişiklik göstermekte. İngiltere'de önerilenler ile Türkiye'de duyduklarım arasında bir karşılaştırma yapayım dedim ben de.

İngiltere'de baby rice (pirinç unu tarzı birşey) ve porridge (yulaf ezmesi) bebeğin içmekte olduğu süte karıştırılıp veriliyor. Besin değeri açısından bir değeri olmasa da bebeklerin mide ve bağırsaklarının sütten başka birşeye alışmasında faydalı. Bunları vermeyip doğrudan meyve ve/veya sebze püresiyle de başlanabiliyor ek gıdaya. Patates, bal kabağı, bezelye, havuç, şalgam haşlanarak, buharda veya fırında pişirilerek püre haline getiriliyor. İçerisine pişme suyu veya bebeğin içtiği süt katılarak uygun kıvam sağlanıyor. Bunlar İngiltere'de genelde çok miktarda hazırlanıp buz kalıplarında dondurularak başka zamanlarda kullanılmak üzere saklanıyor. Böyle yaptığımı annem ve kayınvalidem duyunca 'At kızım artanı, taze taze hergün yeni yap' dediler tabii ki! Bir de cam rende olayı var... İngiltere'de cam rendeyi duymadım, mutfak robotunda veya el mikserinde püre yapılması uygun görülüyor. Türkiye'de bir cam rende olayı almış başını gitmiş... Besin değeri açısından ne kadar fark ediyor bilmiyorum? Bana göre zaman kaybı.

Meyve püreleri olarak da; muz, elma, armut, avokado, mango, şeftali favoriler arasında. Bunlar da buharda pişirilerek veya doğrudan çatalla ezilerek hazırlanıyor. Muz Türkiye'de bir yaşına kadar verilmemesine rağmen İngiltere'de 4. ayda bebeğe verilebiliyor. Turunçgiller ise 7-8 aydan önce verilmemekte. 

Ek gıdaların günde tek çeşit olarak birkaç gün ardarda verilmesi önerilmekte. Nedeni ortaya çıkabilecek alerjilerin engellenmesi. Bir de yeni denenen besinlerin sabah/öğle vakitlerinde verilmesi öneriliyor. Bebekler bir reaksiyon gösterirlerse gün içinde anlaşılsın diye. Öte yandan ilk 2 hafta günde tek öğün, ardından birkaç hafta günde 2 öğün ve sonrasında 3 öğüne çıkarılması uygun görülüyor. Üç öğüne geçildiğinde artık bebek 7. ayında olduğundan artık hemen hemen herşeyi yumurta, et, tavuk, balık vs yemeye başlayabiliyor. Fakat inek sütü, bal ve fıstık ürünleri 1 yaşına dek yasak listesinde. İnek sütü yasak olmasına rağmen, ürünleri önerilmekte tabii pastörize olduğu sürece; peynir, yoğurt serbest yani. Kabızlığı önlemek için yemekle birlikte su veya süt de verilmeli. Suyu biberonda değil de yaşına uygun bir sulukta vermek en iyisi içmeyi öğrenmesi açısından.

Ben de bunları okuyup bir de gidip Annabel Karmel kitabı, silikon sığ kaşıklar, Tommie Tippee suluk aldım bebişime. Hemen hemen yukarda saydıklarımı verdim; kimini sevdi kimine yüzünü buruşturup yemedi. Henüz 6. ayı doldurmadığından üç öğüne geçmedik ve sadece meyve/sebze püreleriyle devam ediyoruz şimdilik. Epey bir işmiş ama bu ek gıda olayı. Çıkar memeyi besle bebeyi yakında tarih olacak malesef!

* Bu arada Alaz dönmeyi becerip yüzükoyun yattığı için yazıma ara veriyor ve kontrole gidiyorum...

Resim kaynağı:http://www.flickr.com/photos/magicrobots/3684999173/

17 Mart 2011 Perşembe

Hamilelikte Gezi






28 haftalık hamilelikte gezmelere yavaştan son vermek gerekiyormuş. Ama kime göre?
Bebişimle birlikteliğimizde 26. haftayı doldurduğumuz şu günlerde bir yolunu bulsam da bir yere kaçsam diye tilkiler dolaşıyor beynimde. Öte yandan elimde rehber, sırtımda çanta, sabahtan akşama yürüyecek halim yok sokaklarda büyümüş göbeğimle.

Bu haftaki randevumda doğum uzmanına onu sordum; bir yerlere gitmek istesem rapor almam gerekiyormuş diye. Kadıncağız ben senin yerinde olsam gitmezdim, dedi kısaca ki ben sorunsuz hamilelerden biriyim. DVT (deep vein thrombosis) yani bacaklarda oluşan uzun süre oturmaktan ve hareketsizlikten olabilecek olan bir çeşit damar tıkanıklığı yüksek risk taşıyormuş gebeliğin son aylarında. Bu sadece uçakta başımıza gelebilir gibi gelse de, aslında otobüs, araba ve tren yolculuklarında hatta işyerinde uzun süre bilgisayar başında oturmakla bile olabilir. O zaman ne yapmalı saatte bir koltuğa elveda demeli ve yürümeli. Aslında 3 aylık hamileyken Amerika uçuşu için aldığım anti-DVT çorabını mı giysem acaba işe gelirken artık ekstra önlem olarak?

Ayrıca tatile çıkacağımızı düşündüğünden güneşte fazla kalmamam gerektiğini söyledi. Bu Mart kara kışında güneş olsa da görsem diyecektim kendisine; ama kibarlıktan vazgeçemedim. Zaten uzun bir uçuş düşünmediğimizi, en fazla Avrupa’ya bir kaçamak yapacağımızı söyledim.Çok fazla onaylamadı gene de; eğer birşey olursa erken doğum gibi, orada mahsur kalacağımı, doğumu her nerdeysem orada, oranın şartlarıyla yapacağımı ilave etti. Gözüm korkmadı değil; ama bu doğum başlamadan birkaç gün önce hiç ipucu vermez mi ki hemen eve döneyim?

Bunlar da araştırmalarım; THY, Pegasus, EasyJet, BA ve diğer havayolları hamilelikte 28 haftayı doldurduktan sonra uçuş için mutlaka “sağlamdır, uçakta doğurmayacaktır” raporu istiyor. Hem giderken hem de dönerken. Bu raporlar da bir hafta geçerli. Eurostar yolcuyu kendi haline bırakıyor, “istiyorsan gel bin; ama ben sorumluluk almam” diyor. Feribotların çoğu da rapor isteyenlerden. En güzeli benim gibi geç kalmadan, 28 hafta dolmadan son gezileri bitirmek.