27 Haziran 2018 Çarşamba

Ömür Boyu Annesiyle Yaşayan Erkekler


Evlenmeden önce yıllarca kocamın ailesinin evine girip çıkmıştım. Evet, evlenene dek ailesiyle yaşamıştı. Evin en küçüğü olduğundan belki de hiç ayrı eve çıkmayı istemedi, dillendirmedi. Ekonomik sebepler bir yana işe girince de onlarla yaşamaya devam etti.

Annesi bazen laf olsun diye sorardı 'Bir ekmek kaç para?' diye... Rahat tabii, hem erkek yani kimseye hesap vermiyor eve geç dönerken. İstediği yere istedikleriyle tatile gidiyor. Hem de evde hazır yemek her daim var. Arkası toplanıyor, çamaşırı-bulaşığı yıkanıyor. Niye çıksın ki ayrı eve?

Evlenince mecbur çıktık tabii...

Evlerine sıklıklıkla gidip geldiğimden; annesi teyze, babası amca olduğundan bana, bol bol çekişmelerine de kulak misafiri oldum. 'Öff anne' gibi... Hangimiz annemizin dırdırını işitmedik ki? Hangimiz annemize 'Off sonra yaparım' demedik ki? Ya da hangimiz şimdi çocuklarımızdan öyle laflar yemiyoruz ki?

Neyse evlenip eve çıkınca, sevgili kişisi olarak evlilik hayatına başlayan ben yavaş yavaş eş, hayat arkadaşı ve çocuklarının 'annesi' oluverdim. Onların annesi olunca otomatikman bizim kocanın da annesi gibi oldum. Çünkü çocukların arkasını toplarken onun da arkasını toplamak durumunda kaldım; örneğin misafir gelecek. Eşyaları salonda koltuk üzerinde... Öyle mi kalsın? Ya da bulaşık makinesini çalıştıracağım kahve fincanları çalışma masasında kalmış... Elbette onunkileri de söylenerek toplamaya başladım zamanla. Çocuklara söylenirken ona da söylenmeye başladım... Evet, şu an gençliğinde annesinin yaptığı dırdırı şimdi ben yapıyorum. Çünkü bizi bu hale kendisi getirdi.

Hiç mi yardımcı olmuyor? Oluyor elbette. Dedim mi yapıyor örneğin. Demedim mi bir mühendis olarak bulaşık makinesine bardakları ters değil düz yerleştirebiliyor. Binlerce kez makine boşalttığı halde, yerleştirme kısmına kafa basmıyor.

Peki amaç şu; ben şimdi bir erkek evladı yetiştiriyorum. Neyi doğru yapsam da bizimkinin karısı çemkirmese, kapı önüne koymasa oğlanı diye düşünüyorum. Oyuncakları ve odasını toplama işini veriyorum; ama yemekleri yere döküp saçtı mı kızıyorum. Dökülenleri temizletiyorum. Kıyafet seçme becerisi hiç yok; onu bu konuda cesaretlendirmeye çalışıyorum. Evde değil; ama okulda düzenli, tertipli bir çocukmuş. O kısmı eve de uyarlamak için çabalamaya başlıyorum. Yoksa ileride yandı!

Ağaç yaşken eğilir ya da soy çıkar huy çıkmaz mı?

Ben de üniversite çağında kapının önüne koyarım ne o öyle evlenene dek benle mi oturacak? Zaten evlenmez de bu yeni nesil!

Hiç yorum yok: