28 Şubat 2012 Salı

Eyvah Kocam Horluyor!


Evlenir evlenmez bu sorunu yaşayanlar için ne acı bir durumdur! Bizde 5. evlilik yıldönümümüzden sonra başladı fısır fısır fısırdayarak uyumalar. Ses etmemiştim birşey olmaz diye; ama görüyorum ki bir sene sonunda fısırdamalar gök gürültüsüne dönüyormuş. Bence siz siz olun da benim gibi geç kalmayın, fısırdarken sorunu çözün...

Horlayan kocanız belki de sizi rahatsız etmiyordur, ne güzel! Uyumaya devam öyleyse...

Yeni anneler - benim gibi - en ufak bir bebek mırıltısını bile duymaya, başka odada da olsa bebeğin döndüğünü bile anlamaya başladıklarından eşinin yanında hafiften horlaması bile çok fazla desibelli gelir. İlk zamanlar boş odaya eşimi gönderen ben, artık aradaki kapıları da sıkı sıkı örtüp kendim kaçar oldum gecenin bir vakti. Sonra da bebişin kapısını kapatıyorum ki o da gürültüden rahatsız olup da uyanmasın. Malesef bazen, dün akşamki gibi mesela, kapılar yetmiyor gürültüyü örtmeye, bebek de uyanıp ağlıyor; uykunuz açılıyor zaman geçtikçe, uykunuz kaçtıkça horultuyu daha çok duyuyorsunuz, horultuyu duydukça daha çok sinirleniyorsunuz, sonra aklınıza blog yazmak geliyor bu konuda sabahın 2'sinde. Ne yazacağınızı düşünüyorsunuz ve tabii uykunuz kaçtığı için eşinize teşekkür maili gönderiyorsunuz öncelikle!

Horlayan kocanız mı var, işte çözümler diyen internet sayfalarında bir umut geziniyorsunuz...

1- Akşamları az yemek; denedim, işe yaramıyor...
2- Düzenli egzersiz; deniyor, işe yaramıyor...
3- Pijamasının sırtına top dikme; sırt üstü yatmasın diye ama bizimki yüzükoyun da horluyor, denedik işe yaramıyor...
4- Burun üzerine takılan bantlar; denedi, işe yaramadı...
5- Carvol adlı buğu yapıcı ve nefes açıcı cihaz; bebek için almıştık, bizim odada denedik, oda mentollü orman gibi koksa da işe yaramadı...
6- Yüksek yastık; bazen işe yarasa da bir süre sonra yastıklar yeri boyluyor...
7- Fazla kilodan mı dedik; kilo verdi, olmadı...
8- Yeşil çay; Earl Grey, siyah çay ve diğer bitki çayları da denenmiştir...
9- Doktor tavsiyesi; gittik ama egzersiz yap falan filan demekle yetindi...
10- Akşamları karbonhidrat ve süt ürünleri yememek; denedik, birşey farketmedi...
11- Eşinizi ve horlamasını blog yazınızda kullanıp herkese ilan etme; deniyorum, akşama göreceğim...

Eee denenmiş ve başarıya ulaşmış yöntemleriniz varsa acil cevap beklerim...

Resim: http://www.flickr.com/photos/wallyg/2959791979/

23 Şubat 2012 Perşembe

İngiliz Ehliyeti


Ne zamandır ertelediğim İngiliz ehliyetini alma olayı son zamanlarda aklımdan çıkmıyor. 2012 yapılacaklar listesinde en ön sıraya yerleştirdim nihayet!

Ehliyet olayını gözümde çok büyütüyorum. Nedenlerine gelince;

1- Yaştan ötürü olsa gerek 'kafam basmıyor' bazı şeyleri,
2- Çocukken geçirdiğimiz trafik kazası beynimin bir yerlerinde beni engelliyor olabilir,
3- Her zaman zengin olup şoförüm olsun da beni ordan oraya taşısın hayalim,
4- Çocukluktan beri etraftan gelen 'Sen yapamazsın, sen edemezsin' yakıştırmaları,
5- 18 yaşımda T.C. ehliyetini alırken annemle araba çalıştığımız günler ve her çalışmada tartışmamız,
6- Ehliyet sınavında arkada oturan görevlinin 'Gel bakalım sen çok gülüyordun sabahtan beri, nasıl kullanıyorsun göreceğiz şimdi!' diyerek beni tanımadan yargılaması, (Gülmek suç mu? 18 yaşında bir genç kızın gülmesi, eğlenmesi, arkadaşlarıyla şakalaşması suç mu yahu?)
7- Birisine zarar verebileceğim düşüncesi - tavuk ezmişliğim var da!
8- Yarı yolda arabayı çalıştıramazsam, insanlar korna çalıp bağırırsa yerin dibine girerim düşüncesi,
9- İstanbul'da yaşadığım zamanlar arabam yoktu,
10- Duyduğuma göre İngiltere'de ehliyet almak danaya hendek atlattırmaktan zormuş, vs...vs...

Aramak isteyince bahane çok tabii!

Birkaç ay evde bebekle olduktan sonra, havalar bebek arabasını alıp yürüyüşe çıkmak için çok soğuk olduğunda ve yüz yaşındaki kadınların bile yürüyemeyip araba kullandıklarını gördükten sonra 'Ben neden yapmayayım?' demeye başladım. L (Learner) lisansımı almıştım zaten geçen senelerde. Hemen ders almaya başladım. Şimdilik iyi gidiyor; bazen bebeğimi ve babasını da gezdiriyorum arabaya atıp. Henüz ehliyet alacak kıvama gelmesem de!

Gelelim İngiltere'de ehliyet almaya... Çok mit var bu konuda. Kimi 10. kez sınava girip de hala geçemiyor pratik testi, kimi bir sene boyunca ders alıyor ki dersin saati de minimum 20 sterling! Sınav ücretleri ile bir servet sayılabilir. Avrupa Birliği ülkelerinden gelenler gene bir ücret karşılığı İngiltere'de geçerli ehliyete sahip olabiliyor. Avrupa Birliği dışındaki ülkelerdenseniz -Türkiye gibi- ilk bir sene kimse ehliyet sormuyor tabii kendi ülkenizden geçerli ehliyetiniz olduğu sürece. Birinci seneden itibaren buranın ehliyetine başvurmanız gerekli. Önce L (Learner) ehliyetine başvuruyorsunuz Post Office aracılığıyla. Birkaç belge ve ücret karşılığında herkese 10 yıllık L ehliyeti veriliyor. L ehliyeti ile araba kullanabiliyorsunuz ancak yanınızda en az 3 senelik İngiliz ehliyeti olan biri olmalı. Şu an benim durumum böyle. Daha sonra teori ve pratik sınavlarına girip ehliyetinizi almanız gerekiyor. Görünüşe göre İngiltere Hükümeti için çok iyi bir kazanç kaynağı bu ehliyet işi. Ders aldığım adamın dediğine göre ortalama 2-3 kez sınava girmek gerekiyormuş. İlk defasında ehliyet alanların oranı %40'lardaymış. Tabii bu sayıya 17 yaşındaki gençler de dahil, Türkiye'de yıllarca direksiyon sallamış kişiler de. Ehliyet almak mı daha kısa sürer yoksa Türkiye'nin AB ülkeleri arasına girmesi mi?

Resim kaynağı:http://www.flickr.com/photos/mediamuseumevents/4367779232/

15 Şubat 2012 Çarşamba

Bu Benim Blog'um!

Baktım ki bebek yazıları, Alaz'ın gezme hikayeleri almış başını gidiyor; buna bir son vermeye karar verdim. Bloğumu Alaz'ın bebek yazılarına, tabii ilerde de çocuk yazılarına kaptıracak değilim. Zaten tırnağımın ucuna dek beni, eşimi, evimizin bir odasını, yavaş yavaş salonu ve mutfağı, annemi, ailemin diğer fertlerini, akşam pub'a gidip bira içme özgürlüğümü, romantik akşam yemeklerini, kafamıza estiği an çıkılan tatilleri, hadi deyip arabaya atladığımız günleri, gece deliksiz uykularımı, elime kitap alıp okuduğum anları, işi gücü bırakıp koltuk ve televizyona ayırdığım akşamları ve daha aklıma gelmeyen neler neleri elimden aldı. Bir de göz göre göre bloğuma el koymasına izin vermiyorum!

Sonunda bir site satın aldım; bundan böyle Alaz'ın gezilerini gezginanne'den takip edebilirsiniz.